4 Ocak 2008 Cuma

ASKERLİK ERTELEMESİ İÇİN GEREKLİ BELGELER

ASKERLİK ERTELEMESİ İÇİN GEREKLİ BELGELER
T.C. nüfus cüzdanı veya pasaportunun onaylı fotokopisi,
Alman nüfus cüzdanının onaylı fotokopisi,
Alman vatandaşlığını hangi tarihte kazandığını belirtir belgenin onaylı fotokopisi ve onaylı tercümesi (Doğumla kazanan için: Geburtsurkunde, sonradan kazanan için: Einbürgerungsurkunde),
Alman vatandaşlığına kanuni rüşt yaşından sonra alınan için, kanuni rüşt yaşından önce Almanya’ya geldiğine dair belge belge ve onaylı tercümesi (Meldebescheinigung),
İşyeri çalışma belgesi,
Beş adet fotoğraf.
NOT:
TERCÜME: Başkonsolosluğumuzca tanınan yeminli bir tercümana yaptırılacaktır.
ONAY: Başkonsolosluğumuzdaki noterde yaptırılacaktır.
İşlem için bizzat başvuru gerekmektedir.
ALMANYA’DA ASKERLİK YAPMIŞ OLANLAR İÇİN GEREKLİ BELGELER
T.C. nüfus cüzdanı veya pasaportunun onaylı fotokopisi,
Alman nüfus cüzdanının onaylı fotokopisi (Personalausweis),
Alman vatandaşlığını hangi tarihte kazandığını belirtir belgeninonaylı fotokopisi ile onaylı tercümesi (Doğumla kazanan için: Geburtsurkunde, sonradan kazanan için Einbürgerungsurkunde),
Alman vatandaşlığını kanuni rüşt yaşından sonra kazanan için, kanuni rüşt yaşından önce Almanya’ya geldiğine dair belge ile onaylı tercümesi (Meldebescheinigung),
Almanya’da;
Alman ordusunda askerlik yaptığını veya
Askerlik hizmeti karşılığı olarak hükümete bağlı resmi) sivil kurum ve kuruluşlarda hizmet yaptığını veya
Silahlı kuvvetlerde subay, astsubay veya sözleşmeli (profesyonel) erbaş-er olarak görev yaptığını gösteren resmi belgenin onaylı fotokopisi ve onaylı tercümesi,
İşyeri çalışma belgesi,
Altı adet fotoğraf.
NOT:
İşlem yaptırmak için bizzat başvuru gerekmektedir.
TERCÜME: Başkonsolosluğumuzca tanınan yeminli bir tercümana yaptırılacaktır.
ONAY: Başkonsolosluğumuzdaki noter servisinde yaptırılacaktır.
ASKERLİĞE ELVERİŞLİ OLMAYANLAR İÇİN
T.C. nüfus cüzdanı veya pasaportunun onaylı fotokopisi
Alman nüfus cüzdanının onaylı fotokopisi
Alman vatandaşlığını hangi tarihte kazandığını belirtir belgenin onaylı fotokopisi ve onaylı tercümesi (Doğumla kazanan için: Geburtsurkunde, sonradan kazanan için: Einbürgerungsurkunde)
Alman vatandaşlığını kanuni rüşt yaşından sonra kazanan için, kanuni rüşt yaşından önce Almanya’ya geldiğini gösterir belge ve onaylı tercümesi (Melde bescheinigung)
Almanya’da askerlik yapmak zorunda olduğunu belirten resmi belgenin onaylı fotokopisi ve onaylı tercümesi (Einberufunsbescheid)
Almanya’da askerliğe elverişli olmadığına dair resmi hastaneden alınmış rapor ile bu karara dayanak teşkil eden belgelerin asılları ve onaylı tercümeleri (laboratuvar bulguları, röntgen, MR, tahliller vb.)
İşyeri çalışma belgesi
altı adet fotoğraf
NOT:
TERCÜME: Başkonsolosluğumuzca tanınan yeminli bir tercümana yaptırılacaktır.
ONAY: Başkonsolosluğumuzdaki noterde yaptırılacaktır.
İşlem için bizzat başvuru gerekmektedir.
Yedek subay kararı aldırma
Gerekli belgeler:
Dilekçe
Üç adet onaylı diploma sureti
Üç adet onaylı diploma denklik belgesi
İki adet onaylı nüfus cüzdanı sureti
İki adet son yoklama formu
Sekiz adet fotoğraf
Aile birleşimi askerlik ertelemesi
Gerekli belgeler:
Pasaport ve Nüfus Cüzdanı (Pasaportunda oturma izni olamalıdır)
Eşinin pasaport ve Nüfus Cüzdanı
Evlenme Cüzdanı
5 adet fotoğraf.

SAĞLIK SORUNU OLANLAR İÇİN GEREKLİ BELGELER

SAĞLIK SORUNU OLANLAR İÇİN GEREKLİ BELGELER
Son yoklama formu;
Başkonsolosluktan alınır.
Hastanenin iki doktoru tarafından onaylanır.
Sağlık raporu;
Resmi hastaneden alınır.
Rahatsızlık ayrıntılı anlatılmalıdır.
Hastanenin en az iki doktoru tarafından imzalanmalıdır.
Başkonsoloslukça tanınan yeminli bir tercümana tercüme ettirilmelidir.
Raporu destekleyen ek belgeler;
Boy fotoğrafı, röntgen, ölçüm, tahlil, klinik veya laboratuvar bulguları...
Dört fotoğraf.

Dövizle askerlik işlemleri

DÖVİZLE ASKERLİK ŞARTLARI VE GEREKLİ BELGELER
ŞARTLAR:
Dövizle askerlik hizmetinden, yabancı ülkede
oturma ve çalışma iznine sahip olarak,
en az 3 yıl süre ile,
işçi, işveren, herhangi bir meslek veya sanat mensubu sıfatlarından biri ile bulunanlar ve çalışanlar yararlanabilirler.
ÖDEMELER:
Ödenecek toplam döviz miktarı: 5112.- EUR
Ödemeler en fazla dört taksitle yapılır.
Doğum yılı itibarıyla 38 yaşında olanlar, dövizin tamamı olan 5112.- Euro’yu peşin yatıracaklardır.
SEVK DÖNEMLERİNİN BAŞLANGIÇ TARİHLERİ
2 – 4 OCAK
1 – 3 NİSAN
1 – 3 TEMMUZ
1 – 3 EKİM
Başvurular, sevk tarihinden en az 6 ay önce yapılmalıdır.
GEREKLİ BELGELER:
Nüfus Cüzdanı
Pasaport
Oturma izninin iki adet fotokopisi. (Aufenthaltserlaubnis–Berechtigung)
Çalışma izninin (Arbeitserlaubnis) aslı ve iki adet fotokopisi
LVA’dan alınacak sigorta cetveli (Versicherungsverlauf)
Çalışanlar:
İşyeri çalışma belgesinin (Arbeitsbescheinigung) aslı ve iki adet fotokopisi
İşsizler:
İşsizlik belgesi: (Bewilligungsschein veya Arbeitslosenbescheinigung) aslı ve iki adet fotokopisi
İşyeri Sahipleri:
İşyeri ruhsatı (Gewerbeschein) aslı ve iki adet fotokopisi ve Steuerberater’den alınacak Belge ve bir fotokopisi
8 Fotoğraf
1inci taksit: 1.278.-EUR makbuzun aslı ve iki adet fotokopisi
Sağlık muayenesi : Başkonsolosluğumuzdan temin edilecek 2 adet son yoklama formu ile 1 doktora yaptırılır.
Telefon: 02233 / 974 18 39 (Öğleden sonra, 13.00 – 16.00 arası)

Askerlik işlemleri

ASKERLİK ERTELEME İŞLEMLERİ İÇİN GEREKEN BELGELER
Nüfus cüzdanı
Pasaport
Oturma izninin aslı ve fotokopisi
Çalışma izninin aslı ve fotokopisi
Çalışanlar için:
Çalışma belgesi (Arbeitsbescheinigung)
İşverenler için:
İşyeri ruhsatı ve işyerinin son durumu gösteren belge (Gewerbeschein ve Steuerberater’den alınacak belge.)
İşsizler için:
İşsizlik belgesi (Bewilligungsbescheid)

tecil şartları belirlendi

Savunma Bakanlığı Yönergesine göre uyulması gereken esasları Türkiye genelinde görev yapan sağlık personeline bir genelge duyurdu.Genelgeye göre ihtisas yapan ya da Sağlık Bakanlığı’na bağlı çeşitli kurumlarda görev yapan sağlık personelinin yürüttüğü hizmetlerin aksamaması için askerlik tehir işlemlerinin belirli esaslar dahilinde yapılacağı bildirildi.Askerlik sevk tehirlerinin yapılabilme şartlarıGenelgeye göre, öncelikle sevk tehiri teklif edilen yükümlünün askerliğine karar alınmış olması ve sevk tehiri teklifi yapılacak yükümlü sevk tehirinin yapılacağı tarihte, Askerlik Kanunu’nun 86’ncı maddesi gereğince yoklama kaçağından ceza almamış ya da 89’uncu madde gereğince bakaya işlemine tabii olmaması gerekiyor. Askerliğine karar alınanlardan sevk tehiri teklif edilenlerin askere sevkleri tehir edilebiliyor. Haklarında, yoklama kaçağı ve/veya bakaya kalmak suçlarından dolayı dava açılmış olanların ise askerliklerinin tehir edilebilmesi için bu davalarından beraat etmiş olmaları ya da haklarında kovuşturmaya yer olmadığı kararı alınmış olması gerekiyor. Bakaya olarak arananlar ile bakaya kalmak suçundan mahkemeleri devam edenlerin veya mahkemeleri sonunda ceza alanların ise sevk tehirleri yapılmayacak. Ancak bakaya olarak arananlar ile bakaya kalmak suçundan mahkemeleri devam edenlerin ve bakaya kalmak suçundan ceza alan yükümlülerden, sevk tehiri işlemine neden olan staj, yüksek lisans, ihtisas ve doktora öğrenimine başlangıç tarihleri, bakaya kaldıkları tarihten veya ceza aldıkları celp döneminin sevk tarihinden önce olduğu anlaşılanların sevk tehiri işlemleri yapılabilecek. Yükümlüler askerlik hizmetini yapmadıkça, sadece bir branşta lisansüstü öğrenim yapabilecekler. Bir branşta lisansüstü eğitimini tamamlayarak mezun olanlardan aynı seviyede ikinci kez lisansüstü eğitim yapanların sevk tehiri işlemleri gerçekleştirilmeyecek. Dört yıldan fazla öğrenim süreli yükseköğretim kurumu mezunlarının almış oldukları eğitim yüksek lisans seviyesinde olduğundan, bu yükümlüler hakkında yüksek lisans eğitimlerinden dolayı sevk tehiri teklifinde bulunamayacak. Askerlik yükümlülüğü bulunan kişiler, planlanan celp dönemlerinden en az 2 ay önce tehir için başvurmaları gerekiyor.Genelgeye göre sevk tehiri teklif edilecek yükümlülerden, daha önce herhangi bir nedenden dolayı sevk tehirli olduğu ve bu sevk tehirlerini gerektiren çalışmalarını bıraktıkları veya ilişkilerinin kesildiği tespit edilenlerin, sevk tehirleri iptal edilmeden yeniden sevk tehiri teklifi yapılamayacak. Bu durum sevk tehir teklifi yapılacak yükümlüye tebliğ edilerek, daha önce yapılan sevk tehirinin iptal edilmesi sağlanacak ve askerlik şubelerinden alacakları yeni tarihli Askerlik Durum Belgesi ile sevk tehiri teklifi yapılacak. Sevk tehiri uzatma tekliflerinin, yükümlülerin ilgili bulundukları kurumları tarafından, önceden yapılan sevk tehir teklif yazısının ilgisi yazılmak suretiyle, yükümlünün sevk tehir bitim süresinden en geç iki ay önce Askerlik Dairesi Başkanlığı’na iletilecek şekilde Sağlık Bakanlığı Savunma Sekreterliği’ne gönderilmesi gerekiyor. Sevk tehiri yapılanların, sevk tehir bitim süresinden önce, sevk tehirini gerektiren görevlerinden ayrılmaları halinde, bu durumları teklif yapan makamlar tarafından, sevk tehirlerinin iptal edilmesi için en geç iki ay içinde Sağlık Bakanlığı Savunma Sekreterliği’ne yazı ile bildirilecek.Staj yapan yükümlülerin sevk tehirleri, yeterlik sınavına girebilmelerine imkan tanımak maksadıyla, staj yönetmeliklerindeki azami staj süresi bitimine göre tabi oldukları celp döneminden bir sonraki celp dönemine kadar uzatılabilecek. Ankara

Askerin yemin tavrı

Komutanlar, DTP destekli bağımsızları TBMM'deki yemin töreninde boykot ediyor. Alfabetik sırayla ilk 6 ili temsil eden vekillerin yemini izlenip 'Ankara' bitince kalkılacak.Meclis teamüllerine göre, milletvikili yemini sırası Ankara iline geldiğinde, 1920-1923 yıllarında Ankara milletvekilliği yapan Atatürk’ün aziz hatırası önünde saygı duruşunda bulunuluyor. Oturumu yöneten başkan, sıra geldiğinde, “Sayın milletvekilleri, and içme sırası Ankara milletvekillerine gelmiştir. Ankara milletvekillerinin adları okunmadan önce, şimdiye kadar olduğu gibi geleneğe uyularak, Aziz Atatürk’ün ruhu için sizleri bir dakikalık saygı duruşuna davet ediyorum” diyecek.Saygı duruşundan sonra da Ankara milletvekillerinin yemini başlayacak. Askerlerin bu saygı duruşundan sonra Genel Kurul Salonu’ndan ayrılmaları bekleniyor. Ankara’dan önce sıralamada yer alan Adana, Adıyaman, Afyon, Ağrı, Aksaray ve Amasya illerinde DTP’li bağımsız milletvekili bulunmuyor.İKİ GEREKÇE VARTBMM’deki yemin törenini kendilerine ayrılan bölümden izleyecek olan askerlerin bu tavrının iki önemli nedeninin bulunduğu ifade ediliyor. Birinci neden, DTP’li bağımsız milletvekillerinin seçim meydanlarında PKK’ya ve Abdullah Öcalan’a yönelik destek mesajları; ikinci neden de DTP’li bağımsızların yemin sırasında Anayasal metne sadık kalmama ihtimali olarak gösteriliyor.DTP’li bağımsızlardan Aysel Tuğluk, seçim kampanyası sırasında, Abdullah Öcalan için “sayın” ifadesini kullanmış ve hakkında soruşturma başlatılmıştı. Batman Bağımsız Milletvekili Bengi Yıldız da, Tuğluk’u savunarak, “Dünyanın hiçbir yerinde bir kişiye ‘sayın’ dediği için ceza ile karşılaşan insanlara rastlayamazsınız” demişti.YILDIZ ZANA’YI ÖVMÜŞTÜSeçim öncesi, “halklarinsesi.com” adresli Sesli Tartışma Platformu’na katılan Batman Bağımsız Milletvekili Bengi Yıldız, Leyla Zana’nın 1991 yılında yaptığı Kürtçe yemini meşru bir hareket olarak gördüğünü açıklamıştı. Yıldız, Zana’ya yönelik övgüsü şu sözlerle sürdürmüştü:“Leyla Zana onurlu bir insandır, dönemdeki çıkışına değer biçilmesi gerektiğine inanıyorum. Leyla Zana çok iyi bedel ödemesini bilen bir insandır.”PAŞA ELEŞTİRMİŞTİGENELKURMAY Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt 16 Mart 2007 tarihinde Harp Akademileri’nde basına kapalı olarak yaptığı konuşmada, terör örgütü PKK’ya destek veren eski DEP’lilerin Meclis’ten emekli milletvekili maaşı ve temsil tazminatı almalarını eleştirmişti. AKŞAM’ın 30 Mart 2007 tarihinde manşetten duyurduğu haberde Büyükanıt, bu yöndeki tepkisini, “Bu teröristler arasında TBMM ile irtibatı hâlâ devam edenlerin bulunmasının, yüce Meclis’in itibar ve saygınlığı ile katiyen bağdaşmadığını bu vesileyle huzurlarınıza getirmek istiyorum” sözleriyle dile getirmişti.Kavakçı’ya da aynı tavırASKERLER, 6 Kasım 1991 yılındaki yemin töreninde Hatip Dicle ve Leyla Zana’nın yemininden önce, 2 Mayıs 1999 tarihinde de türbanıyla Genel Kurul’a giren Merve Kavakçı’yı dinlemeden Meclis’ten ayrılmıştı. 1999 seçimlerinde ise başörtülü Nesrin Ünal, MHP’den Antalya milletvekili seçilmiş ancak TBMM’de başörtüsünü çıkarmıştı. Ünal, askerlerden büyük alkış almıştı.

Askerlik tarihçesi

askerlerinin dışında, merkezde sürekli askerlik yapan yalnız "Yeniçeri" ordusu vardı. Savaşlar sırasındaki bu Osmanlı ordusunun geri kalan kısmı, yalnızca bu sırada toplanan ve sonra dağılan, esas görevi askerlik olmayan milis kuvetlerdir. Yeniçeri ordusu 515 yıl Osmanlı Devletinin kaderi üzerinde olumlu veya olumsuz egemen olmuştur. 277 yıl bir düzen içinde yürüyen bu askerî örgüt, geri kalan 257 yılını hep isyanlar, kazan kaldırmalar, Devlet işlerine karışmalar ve şunu bunu "istemezük" gibi bağırıp çağırmalarla geçmiştir. Bu durum karşısında, padişahlar bu askerî örgütü dağıtarak yeni bir askerî örgüt kurmak için -bazıları başarısızlıkla da sonuçlanan- bazı girişimlerde bulunmuşlardır. I. Mahmut döneminden itibaren yapılan çalışmalar, aşağıda kısaca verilecektir. Osmanlı askerî eğitiminin Batılılaşmasında tek etken, Yeniçeri düzeninin bozulması, onların çıkardıkları huzursuzluklar değildir. Bunun yanı sıra başka nedenler de vardır ki, bunlar şöyle sıralanbilir: Savaştaki yenilgiler: Osmanlı Devleti askerî yönden, cephede Avrupa ülkeleri ile sürekli yüz yüze idi. XVIII. Yüzyıl Avrupasında artık savaş teknik ve sanatına uygun subaylar yetişiyor ve savaş alanlarında da bunlar egemen oluyordu. Osmanlı orduları artık yalnız Avrupa orduları karşısında değil, Avrupalı uzmanlardan yararlanan Rus ve Mısır kuvvetleri karşısında bile yeniliyorlardı. Bu da Batı tekniğine göre askerî okullar kurulmasını zorunlu kılıyordu. Yabancı uzmanların etkisi: Orduların yenilgileri karşısında Devlet ileri gelenleri yabancı askerî uzmanlara müracaat ettiler. XVIII. ve XIX. yüzyıllarda çeşitli Avrupa ülkelerinden gelen uzmanlar, askerî eğitimin Batılılaşması için önerilerde bulunmuşlar ve bilfiil de çalışmışlardır. Sivil hayatta medrese düzeninin ve fikirlerinin çok egemen olması, Batılılaşmanın ancak askerî alanda ve askerî kurumlar aracılığıyla olabileceği fikrini yaymıştır. 4.1. HumbarahaneI. Mahmut döneminde Rusya ve Avurturyalılarla Osmanlıların ilişkilerinin çok gergin olduğu bir dönemde, Sadrazam Topal Osman Paşa, Bosna'dan Kont de Bonnuval'ı çağırdı. Bu zat, Fransa'nın ileri gelen asilzâdelerinden ve Fransız ordusunun değerli subaylarından biri idi. XIV. Louis ile anlaşamadığından dolayı Avusyurya'ya iltica etmiş ve bu ülkenin ordularıyla Fransa ve Osmanlıya karşı savaşmış; sonra da Bosna'ya yerleşmişti. Topal Osman Paşa'nın çağrısını kabul eden Kont de Bonnuval, İatanbul'da humbaracı sınıfının komutanlığına getiridi. Humbara (Hum-i pâre = Kumbara), el bombalarına benzer küçük el toplarıydı ve o zaman, kılıç ve tüfeğe karşı Avrupa ordularında etken olarak kullanılıyordu. Kont de Bonnuval, humbara yapımı ve atımının yanı sıra askerî yürüyüş ve talimlerde de Batı örneğini yerleştirmek istemiştir. Bu arada din değiştirerek "Ahmet Paşa" adını almıştı. Onun bu şöhreti Fransa'da kısa zamanda yayıldı ve Papas Makarni Daglis, Kont Ramsey, Marki Dornev ve Dervi gibi Fransızlar da gelerek onun 300 kişilik humbaracı alayında subay oldular. Ahmet Paşa'nın oğlu Kont Latur da din değiştirerek "Süleyman Paşa" adını aldı. Humbaracı Ahmet Paşa'nın çalışmaları biraz ilerleyince, 1734 yılında Üsküdar Toptaşı'nda "Humbarahane ve Hendesehane" adlı bir askerî okul açıldı. Haseki ve Bostancılardan zeki kişileri buraya öğrenci yazıldılar, ancak yeniçeriler bunu haber alıp kuşkulandıklarından 1736'da okul tatil edildi. 1759'da Sadrazam Ragıp Paşa tarafından eski öğrenciler ve onların çocuklarının yeniden toplanmasıyla, Haliç-Karaağaç'ta tekrar açılan okul, III. Selim zamanına kadar sönük bir biçimde devam etti. III. Selim 1790 yılında İsveç ve Fransa'dan uzman ve subaylar getirerek bu Okulu genişletti. 1792'de Halıcıoğlu'na bir kışla yaptırarak lağımcı (istihkam) ve humbaracıları burada eğitmeye başladı. 1795'te Okul lağvedilerek, öğrencileri Mühendishane'ye aktarıldı. 4.2. TophaneOsmanlı Ordusunun ilk dönemlerinde topçuluk gayet iyi durumdaydı. Bu dönemde top döküm tekniği, zamanına göre çok yüksek bir düzeydeydi. Ancak Avrupa ordularındaki gelişmeler karşısında Osmanlı topçuluğ, kale yıkma topçuluğu idi. Oysa Avrupa orduları sahra topçuluğu ve küçük çaplı sür'at topçuluğunu geliştirmişti. O sırada İstanbul'da Fransız elçiliğinde görevli olan Baron de Tott, Osmanlı donanmasının Çeşme'de yakılmasından sonra Çanakkale boğazının tahkiminde görevlendirilmişti. Burada topçuları yetiştirme ve yerleştirme bakımından üsttin başarı gösterdiğinden, İstanbul'a dönüşte de topçuları yetiştirmek ve yeni topları dökmekle görevlendirildi. Burada askere hem top dökümünü hem de nişacılık eğitimlerini yaptırdı ve gösteriler düzenledi. 1795 tarihinde Mühendishane adıyla bir topçu okulu açıldı. O sırada topçu okulları subaylarına "Mühendis" deniliyordu. Bu okulda Avrupa'dan birçok kitaplar getirildi. Avrupaî talimler yapıldı. O sırada III. Selim, yeniçeri ordusunun dışında "Nizam-ı Cedîd" adlı askerî birlikler kurmaya, bunlara ayrı gelir kaynakları yaratmaya çalışmıştır. "Yeni düzen" askerleri Suriye'de Napolyon askerlerine ve Edirne'de iç asilere karşı başarı gösterince, İstanbul'da yeniçeriler Kabakçı Mustafa'nın önderliğinde Sarayı bastılar, her şeyi mahvetiler. Bunun üzerine Rusçuk'tan Alemdar Mustafa Paşa komutasında "I. Hareket Ordusu" denilen birlik İstanbul'a geldi. Hapisteki III. Selim'i kurtaramadı ama asilerin başa getirdiği IV. Mustafa'yı tahttan indirerek II. Mahmut'u işbaşına getirdi. Kendisi de Sadrazam olan Alemdar Mustafa, "sekban" adlı yeni bir tipte askerleri Levent çiftliğinde yetiştirmeye başladı, Bunların da Mora İsyanında önemli başarıları görüldü. Yeniçeriler tekrar isyan ettiler ve Alemdar Mustafa'yı konağı ile beraber havaya uçurdular. Bundan sonra II. Mahmut yeniçeriler arasından seçtiği kişilelerle "Eşkinci" adlı yeni bir askerî birlik meydana getirdi. Ancak bir süre sonra bunlar "Frenk icadı talim"i istemedikleri bahanesiyle isyan edince, sekban askerleri halk ve ulema işbirliği ile yeniçeleri ortadan kaldırdılar. Sekbanlar da ortadan kaldırılarak, orduyu yeniden kurma çalışmalarına başvuruldu. "Asakir-i Mansûre-i Muhammediye" adıyla kurulan yeni orduda "Nizamiye" adli muvazzaf kuvvetlerle "Redif" ve "Müstehfaz" adlı ihtiyat kuvvetleri vardı. Böylece kuruluşundan beri çeşitli cins askerlerden yararlanma yoluna giden Osmanlı Devletinin, savaşta ve barışta tek bir ordusu bulunuyordu. Osmanlı kara ordusunun kuruluıgurıda özellikle Prusya Ordu düzeninin büyük etkisi olmuştur. II. Mahmut döneminde Almanların Moltke başkanlığında gönderdikleri Singe, Mühlback, Fischer gibi topçu subayları, aynı zamanda kara ordusunun kurulmasında da çalıştılar. Gene aynı dönemde İstanbul'da askerî incelemeler yapan Prinz August von Preussen, Almanyanın yetenekli topçularından Yüzbaşı Kotschkovski (Muhlis Paşa) ve teğmenler Went (Nadir Paşa), Lohling (Mahir Bey) Schwenzfeier (Rami Paşa) ve Wiesental'ı İstanbul'a gönderdi. Bu subaylar Türk topçuluğuunu Humbaracılık halinden çıkakmak için çok uğraştılar. Bunlara Napolyon ordusunda topçuluk yapmış olan Pietru adlı bir İtalyan da öğretmen olarak yardım etti. Kırım savaşı sırasında Rusların Almanya'ya baskı yapmaları üzerine Alman subaylar ülkelirine dönmemek için Türk tabiyetine girerek Müslüman oldular. Daha sonra Topçuluk Mektebi, Harbiye'nin içinde bir bölüm halinde yer aldı. Topçuluk eğitiminde gene Alman subaylar öğretmen olarak çalıştılar. II. Abdülhamit döneminde üçüncü grup Alman subayları topluluğu (Grünwald-İskender Paşa, Lehmann, Schmidt, Willganski, Maltkovski ve Stermecker-Raşit Paşa), dördüncü grup (Risto, Steifin, Gromieko Paşalar) geldiler. Ordu seri ateşli toplarla (Dağ, Piyade, Sahra ve Hafif ve Ağır Obüs) donatıldı. Almanya'ya gönderilen subaylar ve oradan getirilen ustalarla bu topların imalatı bile yapıldı. Gene Abdülhamit döneminde Almanya'dan Von Anderten, Von Kres ve Benhold adlı subaylar da getirildi ve eğitim-öğretim çalışmalarında bulundular. 4.3. Mühendishane-i Bahrî-i HümâyûnAnadolu'daki Türk denizciliği XI. yüzyılda gerek Çaka Bey gerekse Sinop ve Antalya tersaneleri ile önemli bir gelişme gösterdi. Osmanlılar zamannda de Akdeniz tamamen Türklerin denetimine girdi. Hatta bir ara Osmanlı deniz kuvvetleri Hint Okyanusuna bile açıldılar. Osmanlı Devleti'in yükselme devrinde Türk denizcileri açık denizde korsanlık usullerine göre yetişiyorlardı. Ancak XVII. yüzyılın sonlarına doğru korsanlık ortadan kaldırıldı. "Kürekli" donanma yerini yelkenli kalyonlara bıraktı. Ancak Osmanlılar Batıdaki denizcilik gelişmelerine yetişemediler. Osmanlı donanmasının XVIII. yüzyılda seri yenilgiler alması üserine ve özellikle Çeşme'de Osmanlı donanmasının Rus donanması tarafından yakılması üzerine, Cezayirli Hasan Paşa'nın önerisi üzerine, Tersane-i Amire'de bir askerî okul açıldı. Okulun açılmasında Baron de Tott'un tavsiyelerinin de önemli payı olmuştur. Okulun açılış tarihi üzerine, konuyla ilgilenenler iki tarih verirler: 1773 ve 1776. Esasen okulun ilk isimleri de karışıktır. "Hendesehane" "Humbarahane", "Mühendishene" gibi adlar hep aynı kuruma verilmektedir. Aslında çeşitli adlar alan bu okullarda, askerî öğrenciler karışık olarak okumaktaydı. Kırım meselesinden dolayı Osmanlı-Rus ilişkilerinini sıkıştığı bir dönemde, Türk ordusunda kale ve istihkam öğretmeni olarak çalışmak üzere gelen öğretmenler de bu okulda öğretim yapamaya başladılar (1784). Ancak dört yıl sonra, Rus ve Avusturya baskısı karşısında Fransa öğretmenlerini çekince, Okulda Türk öğretmenler görev aldılar. 1790-1800 arasında Tersane çevresinde askerî okullar yapılmaya başlandığı görülmektedir. Daha sonra, o sırada yeni açılan Mühendishane-i Berrî-i Hümâyûn'un ders araçları daha mükemmel olduğundan, Deniz Okulu öğrencileri haftada iki kere bu okulda teorik öğretimi kara öğrencileri ile ortak görmüşlerdir. Ancak bir süre sonra, III. Selim zamanında Okul tekrar ayrıldı ve gemi yapımı mühendisleri yetiştirmeye ağırlık verildi. Okul, seyr-i sefain ve gemi inşaiye şubeleri olarak teşkilâtlandırıldı. Deniz okulu II. Mahmut döneminde bazı isim değişikleriyle devam etmiştir. Bu arada binalarında da bazı değişiklikler oldu. Heybeliada'ya gidip geldi. 1838 yılından itibaren okulda mecburî yabancı dil Fransızca yerine İngilizce oldu. Okulda, ingilizler öğretmenlik yapamaya başladılar. Deniz okuluna bir ara lise sınıfları da eklenerek öğretim süresi sekiz yıla çıkarıldı. Daha sonra ortaokul (rüşdiye) sınıfları da Heybeliada'da kuruldu. Zaten Okul, 1851 yılında toptan Heybeliada'ya taşınmıştır. Güverte, makina ve inşaiye zabitleri yetiştiren Deniz Harp Okulu (Bahriye Mektebi) 19l0 yılında İngiliz Deniz Okulu sistemine göre yeni bir düzenlemeye sokuldu ve başına İngiltere'den Mister Holand getirildi. Zaten daha önoe de Okul, Amiral Williams'ın elinde idi. Son ıslah çalışmaları içinde İngiltere'den iki öğretmen getirilmişti. Dünya Savaşı yıllarında Deniz Okulu'nda çeşitli değişiklikler oldu; Bahriye rüştiyesi, idadisi, Çarkçı ve Güverte okulları, Kâtip mektebi vs gibi çeşitli yandaş okullarla kâh birleşti, kâh ayrıldı. Cumhuriyetten sonra bir süre Deniz Lisesi Heybeli'de, Harp Okulu Kasımpaşa'da bulundu. Sonra tümden Heybeliada'ya taşındı (1929). 1940-46 yıllarında Mersin'de, sonra tekrar Heybeliada'da öğretim yaptı. 4.4. Mühendishane-i Berrî-i HümâyûnOsmanlı Devletinin kuruluş yllarından itibaren sürekli kara ordusu olan Yeniçeriler, tarihçilerce "Acemi Oğlanlar Mektebi" denilen kurumsal yapı içinde eğitiliyorlardı. Yeniçeriler iki kaynaktan sağlanıyordu. 1. "Pencik oğlanı" denilen ve savaşlarda elde edilen esirlerin 1/5'inden oluşan Hıristiyan çocukları. 2. Devşirme yasasına göre, İmparatorluk sınırları içindeki Hıristiyan ailelerden alınan çocuklar. Bunlara "Acemi oğlan" deniliyordu. Bunlar Anadolu'da Türk ailelerin yanına verilir; orada Türkçe, gelenekler, dinî bilgi ve davranışlar öğrendikten sonra İstanbul'da askerî eğitime alınırlar ve yeniçeri olurlardı. Acemî oğlanlar arasında gerek beden ve gerekse zekâ açısından yetenekli olanlar, İstanbul ve Edirne'deki bazı saraylarda ön eğitime elınırlar ve buralardan yetişenler Enderun Mektebi'nde üst yönetim ve saray hizmetleri için yetiştirilirlerdi. XVIII. yüzyıl sonlarına doğru Yeniçeri ordusunun artık iyice bozulduğu görülünce, 1730'lardan itibaren -yabancı uzmanların da tesiriyle- özellikle topçuluk alanında bazı yenileşme çalışmaları yapılmıştı. Ancak okur-yazar matematikçi topcu subaylarını tam yetiştimmek için 1791'de "Mühendishane-i Sultanî", 1795'de de "Mühendishane-i Berrî-i Hümayûn" kuruldu. Buraya Humbarahane ve Mühendishane mensuplarının çocuklarıyla Enderun'dan bazı gençler alındı. Okul, Fransız askerî okullarının programını esas olarak kabul etti. Tüm askerî öğrencilere kara ve denizle ilgili geometri, hesap ve coğrafya alanlarında gerekli savaş bilgi ve eğitimi vermek isteniyordu. Bu nedenle bir ara Deniz okulu Öğrencileri de bu Okluda ders görmüşlerdir. Mühendishane-i Berrî, genellikle topçu subayları yetiştirirdi. Yeniçeri Ocağının kaldırılmasında ve bazı kalelerin savunmasında büyük hizmetleri olmuştur. Daha sonra Kara ordusunun kurmayları da bu okuldan çıkmıştı. 1834 yılında Harbiye Mektebi açıldıktan sonra, Mühendishane-i Berrî, topcu ve istihkamat okulu haline geldi. 1845'te Avrupa'ya öğrenci gönderildi. Daha sonraki yıllarda da subaylar gönderildi. O zaman "Topçu Harbiyesi" adını alan bu Okul, bir ara 1871-1878 yılları arasında Harp okulu ile birleştirildi. Sonra tekrar ayrılarak "Erkân-ı Harp" ve "Mümtaz" (Yüzbaşı çıkaran) sınıflar eklendi. Bu arada XIX. yüzyılın ikinci yarısında birçok sivil mühendislik dalları da bu Okulun içinde açıldı. Bu şekliyle Teknik Üniversite'ye de kaynaklık ettiler. Okul, Balkan Savaşına kadar istihkam, ağır ve sahra topçu subayları yetiştirmeye devam etti. 1912'de kapatıldı. Savaş yıllarında Topçu Atış Okulunda kısa devreli subay yetiştimeye gidildi. 1919-20 arasında İstanbul'un çeşitli semtlerine taşınarak tekrar açıldı. Bu arada Konya'da da bir Topçu talimgâhı açılmıştı. Cumhuriyet döneminde topçu subayları da Harpokulu'nda yetiştirilmeye başlandı. Bu arada İstanbul'da Topçu Atış ve Topçu ve Nakliye okulları da açıldı. 1941'den itibaren ise, Polatlı'da ayrı bir Topçu (ve Topçu Atış) Okulu biçiminde kuruldu. 4.5. Mekteb-i Tıbbiye-i AskeriyeTıp eğitim ve öğretimi, insanlığın her aşamasında ve her toplumda devamlı gereksinme duyulan bir alan olmuştur. Ortaçağ Türkiyesinde de Hint ve Yunan tıbbını temele alan İslâm tabiblerinin bilgi ve deneyimleri medreselerde ve Dârüşşifa, Dârüssıhha, Bimaristan, Bimarhane, Tımarhane, Dârüttıp gibi çeşitli adlar alan hastahanelerde öğretiliyordu. Ancak XIX. Yüzyıl -her alanda olduğu gibi- tıp alanında da çok önemli değişmelerin olduğu bir yüzyıl idi. Avrupa tıbbı zaten Rönesanstan itibaren çok önemli gelişmeler yaparak Doğu tıbbını geri bırakmıştır. Türkiye'de Batı örneğine göre bir Tıbbiye kurma girişimi 1826 yılanda hekimbaşı Mustafa Behçet Efendi'nin girişimleri ile başladı. Yeni kurulan ordunun hasta ve yaralı erlerine bakılmak için açılan Okulun orijinal adı, "Tıbhane-i Amire ve Cerrahane-i Mamure" idi. İlk kuruluşunda tamamen Doğu gelenekleri egemen olan Okulda, 1831'den itibaren Topkapı Sarayı içinde Sade de Calère'in yönetiminden Fransızca öğretim yapılımaya başlandı. Daha sonra l838 de Viyana'dan Doktor Bernard getirildi, Galatasaray binasına taşınarak önemli ıslahat yapıldı. 1845'ten itibaren Tıbbiye'ye bir de lise sınıfları açıldı. Daha sonra Türkçe tıp öğretimi yapmak üzere, sivil Tıbbiye kuruldu (1866). Ama ancak 1870 yılından itibaren Tıbbıye'deki öğretim dili Türkçe olabildi. Gene aynı yıl öğrencilerin uygulama yapmaları için Haydarpaşa Askerî Hastanesi, "Ameliyat ve Tatbikat Mektebi" haline getirildi. Ancak burası bir depo hizmeti görmekten başka işe yaramadı. 1898 yılında Almanya'dan Doktor Rieder ve Doktor Deycke getirildi. Bunlar "Gülhane Tebabet-i Askeriye Tatbikat-ı Mektep ve Serriyatı"nı kurdular ve geliştirdiler. Daha sonra Wieting, Selling, Bruning adlı Alman doktorlarla birçok Alman hemşire burada çalışarak hizmet etti. 1941 yılından sonra ise Gülhane Ankara'ya taşındı. Tıbbiye Mektebi de 1909 yılında sivil tıbbiye ile birleştirildi. Üniversite'nin Tıb Fakültesi içinde askerî öğrenci olarak okumaya başladılar. 4.6. Harp Okulu (Mekteb-i Harbiye)Osmanlı Devletinde III. Mustafa döneminde "Mühendishane-i Bahrî-i Hümâyûn" kurularak Osmanlı deniz kuvvetlerinin hem gemi hem de subay ve asker kadrosu yeniden kurulmaya başlamıştır. İstihkam ve topçuluk alanındaki çalışmalar ise ta I. Mahmut zamanından beri -yabancı uzmanların da yardımıyla- hızla devam ediyordu. Sonunda III. Selim devrinde "Mühendishane-i Berrî-i Hümâyûn" açılarak bu alandaki çalışmalar sürekli bir kuruma kavuşturulmuştu. Bu hareketler, şekil olarak Yeniceri ordusunun ana görevi dışında olduğu için, bu gruptan direk ve çok yıkıcı eleştiriler gelmiyordu. Yeniçerilerin ordudaki alt sınıfı piyade idi. Diğer bir etkili ordu birliği olan "sipahi"lerin sınıfı ise süvari idi. II. Mahmut 1826 yılında Yeniçeri Ocağını kaldırıp yerine "Asker-i Mansûre-i Muhammediye" adlı yeni bir kara ordusu kurunca, bu ordu için gerekli piyade ve süvari subaylarının yetiştirilmesi için bir askerî okula ihtiaç vardı. II. Mahmut'u yeni bir askerî okul kurmaya yönelten nedenlerden birisi de, Mehmet Ali Paşa'nın Mısır'da sağladığı gelişmelerdi. Napolyon Ordusu Mısır'a gelip gittikten sonra ve Süveyş Kanalı'nın Fransızlar tarafından açılmasından sonra, bazı Fransızların Mısır'da kalmaları ve Mehmet Ali Paşa'nın da gerek bunlardan çok iyi yararlanarak, gerekse bunların da tavsiyeleriyle Fransa'ya çok sayıda öğrenci göndererek, Mısır'da sivil ve asker çok sayıda okul kurarak sağladığı başarı, II. Mahmut'un çok dikkatini çekmişti. Özellikle Mısır ordusunun Kütahya'ya kadar ilerleyerek Osmanlı hükümdarının Rusya'dan somut yardım getirmsi, artık Mısır gerçeğini çok iyi değerlendirmek gereğini ortaya koyuyordu. Üstelik Mehmet Ali Paşa, Padişahın, birkaç yetişkin subayı öğretmen olarak gönderme isteğini de red etmiştir. Bu durum karşısında 1834 yılında Maçka Kışlasında bir "Mekteb-i Harbiye" kuruldu. Okula ilk alınnan öğrenciler okuma-yazma bilmez ama yetenekli erler idi. Bunlar çeşitli aşamalardan geçirilerek subay yetiştirilirdi. Esasen, o zaman var olan diğer askerî okullar da aynı yolu izliyorlardı. Harbiye'deki ilk önemli ıslahat 1837'de Mehmet Ali Paşa'nın yanından gelen bir subay tarafından yapıldı. Bu ıslahatla, kuruluş biraz okul biçimine girdi. Öğretmenler arasında biraz İspanyol Şiranz (Resim), Fransız Mavoni (Piyade talimi) gibi yabancılardan da vardı. Daha sonra 1834-38 yılları arasında Avrupa ülkelerine 26 öğrenci gönderilmiş, Arapça ve Farsçanın yanısıra Fransızca da yabancı dil olarak programa konmuştur. Çeşitli Avrupa ülkelerinden mühendis ve öğretmenler olarak çeşitli uzmanlar getirtilmiştir. 1834'te ilkokul düzeyinde bir eğitim ile işe başlayan Okul, 14 yıl sonra ilk subaylarını çıkardı. Daha sonra Okul 1843'te idadi ve yüksek kısım olarak ikiye ayrıldı. Ayrıca daha sonda gerçekleştirilecek pek çok yenilikler de, 1845 sıralarında belirlendi. Prusya ve Fransa'dan öğretmenler getirildi. Avrupa'ya gönderilen öğrenciler öğretmen olarak döndüler. 1848 yılında bir yıl öğretim süreli Erkân-ı Harbiye Mektebi açıldı. Daha sonra askerî okulların rüşdiye kısımları da açıldı (1875). Harbiye'deki esas yenilikler 1878 Osmanlı-Rus Savaşından sonra olmuştur. O zamana kadar Fransa Harp Okulu örneğine göre öğretim yapan okul, Alman subayı Von der Goltz tarafından Alman sistemine göre kurulmuştur (1884). İçerde askerî ıslahat yapılırken, II. Abdülhamit devri olmasına rağmen, 1883 ve 1887 tarihlerinde Avrupa'ya iki gurup askerî öğrenci gönderildi. 1905 yılında Edirne, Manastır, Erzincan, Şam ve Bağdat gibi ordu merkezlerinde de birer Harp Okulu açıldı. Ama 1908 yılında bunlar kapatıldı. 1913 ve 1914'te Okulda Alman Uzman Heyeti önemli değişiklikler yaptı. Birinci Dünya Savaşı yıllarında Alman Albayı Berek von Erlich, Askerî Okullar Genel Müdürü olarak çalıştı. Esasen Harbiye 1914-1920 arasında kapalı kaldı. 1920'de de ancak üç ay kadar açık kaldı. Bu sırasa Türk Ordusunun yönetim merkezi İstanbul'dan Ankara'ya kaymıştı. Ankara'da 1920'de kurulan Zabit Namzetleri Talimgâhı, 1923 yılında Harp Okulu "ilk adım" olarak İstanbul'a taşındı, 1936 da ise yeniden Ankara'ya döndü. Burada sayılan ana askerî okullar dışında çeşitli adlarla kurulmuş ve çeşitli hizmetler için eğitilmiş kişiler yetiştiren pek çok askerî okullar vardı. Askerî Baytar Mektebi, Piyade ve Topçu Endaht Okulları, Küçük Zabit (Astsubay) Okulları, Piyade İhtiyat Zabitanı Okulu, Jandarma Okulları, Nalbant, Levazım, Nakliye, Süvari Tatbikat, Tayyare Talimgah Okulları